Gizli Mesajlar Atölyesi Ardından…

Herkes aynı dünyaya doğar, ama dünyayı bambaşka algılar. Algılama sürecindeki en kritik belirleyici de içine doğduğunuz ailedir. Buraların iyi mi kötü mü, tehlikeli mi güvenli mi olduğuna buradan gelen mesajlarla karar verir, bundan sonra kendinizi nasıl koruyup kollayacağınıza, bu dünya ile nasıl başa çıkacağınıza bu aile içerisinde gördüklerinizle yön verirsiniz.Biz de şubat ayında Atölye Psikoloji’de bu mesajlara odaklandık. Çocukları birbirinden şanslı 24 anne baba vardı 23 Şubattaki atölyemizde. O çocukların şanslı olduğunu düşünüyorum; çünkü özellikle de grubun çoğunluğunun çalışan anne babalardan oluştuğunu düşünürsek, pazar günlerini daha iyi bir anne baba olmanın yollarını öğrenmeye ayırmak, kendilerini sınamak, yaptıkları hatalarla yüzleşmek ve bunu paylaşabilmek gerçekten büyük bir özen ve cesarettir. Böyle anne babalara sahip olmak da bir çocuğun hayattaki en önemli şansı olabilir.

1969270_430763643692766_324186192_n1558378_430763770359420_718540008_n

Atölyemizde ortaya çıkan, bana göre en önemli mesaj tüm anne babaların özünde çocuklarının mutlu, kendi ayakları üzerinde durabilen, başkalarından bağımsız, kendi isteklerine göre karar verebilen bireyler olmalarıydı. Ancak öte yandan;

  • çok çalışıp sürekli ne kadar çok çalıştığımızdan yakınırken,
  • sıklıkla “hadi evladım!” diye seslenirken,
  • ikna ederek kuralları uygulamaya çalışırken,
  • hayattaki tek ve en önemli şeyimizin onlar olduğunun sürekli altını çizerek söylerken,
  • çabuk öfkelenip hemen bağırırken,
  • ona bir şey olması ihtimali ile ondan daha çok kaygılanıp bu kaygıyı çocuğumuza aktarırken,
  • her şeyin en iyisini bildiğimizi söylerken,
  • evde eşimize de anne babalık yapmaya devam ederken,
  • iyi polis kötü polisi oynayıp anne babasına ilişkin çifte mesajlar verirken,
  • ve onunla arkadaş olmaya uğraşırken

vermek istediğimiz mesajdan o kadar çok uzaklaşıyoruz ki… Kendimize çeki düzen vermek, hedeflediğimiz rotaya geri dönebilmek mümkün. Biz de size anne baba atölyeleri ile elimizden gelen desteği vermeye hazırız. Marttaki “Evde Kurallar Nasıl Konmalı?” ve “Sınav Kaygısı Yaşayan Çocuğunuza Yardım Edebilirsiniz.” atölyelerini işte bu yüzden sakın kaçırmayın.

Anne Baba Okulu Mart programı sınırlar sınav kaygısı duyurusu

Reklam

ANNE BABA ATÖLYELERİ

Pazar günleri keyifli bir kahvaltının ardından, şöyle kenara çekilip, kahvenizi elinize alıp hoş sohbetler ettiğiniz dakikalar var ya, işte onun için sizleri Atölye Psikoloji’ye bekliyoruz. Hemen hemen her iki haftada bir anne babalar, hatta büyükanneler, büyükbabalar için hem deneyimlerini paylaşacakları hem de bu işin doğrusu aslında nedir diye uzmanlara sorma fırsatı yakalayacakları keyifli oturumlar var.

19 Ocak’taki ilk atölyemiz “Hadi Oğlum! Hadi Kızım!” diyerek hem kendini hem de çocuğunu tüketmek istemeyenler için. Odasını toplaması, ödevlerini yapması, hayata ve insanlara duyarlı olabilmesi için sihirli bir değneğimiz yok. Bunu onlara öğretmemiz gerek. İşte bunun yollarını “Sorumluluğunu Bilen Çocuklar Yetiştirme” başlığı altında konuşuyor olacağız.

Çocuk yetiştiren, bunun ne kadar kıymetli bir görev olduğunu fark eden ve en doğru şekilde o çocuğa model olabilmeyi arzu eden herkesi anne baba atölyelerine bekliyoruz. Şimdilik kontenjanlarımız 15 kişi ile sınırlı. O yüzden gelecek programlara da göz gezdirip, kayıt yaptırmak için acele edin.

GörselGörsel

Çocuk İnatlaşmak İsterse

Bu ay en çok inatlaşan çocukların öyküsünü dinledim annelerden. En çok “ne yaparsam yapayım olmuyor” cümlesini duydum. Neden derseniz; çünkü bu ay “Selpakla Tuvalete Merhaba” derken, anne ve babalarla yüz yüze görüşmeye başladık. Selpakla Tuvalete Merhaba, Bengi Semerci Enstitüsü ve Selpak’ın 3 yıldır devam ettirmekte olduğu bir anne baba eğitim programı. Ebeveynler çocuklarına tuvalet eğitimi vermeye hazırlanırken ya da verirken, neler yapmaları gerektiğini, zorlandıkları durumların sebeplerinin neler olabileceğini, bu durumlarla nasıl baş edebileceklerini hem http://www.facebook.com/selpak sayfasından Bengi Semerci Enstitüsü uzmanlarına sorarak öğrenebiliyorlar, hem de Selpakla Tuvalete Merhaba evlerinde semirlerimize katılıp yüzyüze sorma fırsatı bulabiliyor.

selpak1

selpak2

Geçtiğimiz yıl, İstanbul, Ankara ve İzmir’de gerçekleşti buluşmalarımız. Bu yıl da bizzat sorularınıza yanıt vermek için İstanbul’dan sonra, Bursa, Antalya ve Eskişehir’de olacağım.

selpak

Eğitimler henüz başlamışken sizinle geçtiğimiz yıldan beni oldukça etkilemiş anılardan birini paylaşmak isterim. Bakalım bu yılki eğitimlerin sonunda karşılıklı olarak neler öğreneceğiz?

Eğitimin ilk günü, anne babalar seminer saatinin gelmesini beklerken çocuklar da Selpak’ın kendileri için hazırladığı oyun odalarında eğleniyordu. Selpak’ın kocaman filine binenler mi dersiniz, yerlerde sürünüp birbirlerine top atanlar mı… Hepsi eğlenceli bir koşturmaca içersindeydiler.

çocuk çocuk2 çocuk3

Bir ara gözüm 3 yaşlarında bir erkek çocuğuna takıldı. Tam file doğru eğiliyorken bir sesle irkilip tekrar yerine dönüyordu. Yerden topu almak istediğinde sesin geldiği yöne ben de onunla birlikte dönüvermişim. Çocuğun annesi meğer çocuğun her adımında “oğlum dokunma, ellerin kirleniyor, dizlerini yere sürme” diyor bir yandan da kaşıyla gözüyle işaret ediyormuş. Zavallı çocukçağız, bütün çocuklar gülüp oynarken, her yerinden kalkışında bir ip sanki boynundan tutup çekiyormuş gibi, yüzünde donuk bir ifadeyle yerine geri dönüyor, annesinin göz hizasından çok fazla uzaklaşamıyor,elinde bir kağıt bir de kurşun kalemden öteye geçemiyordu.

Hayatımda en çok dikkat etmeye özen gösterdiğim şey, birisi bana sormadan fikir beyan etmemek, bilgimi bir saldırı aracı olarak kullanmamaktır. Bu yüzden de bu annenin bana seminer sırasında soracağı soruyu beklemek dışında yapacak bir şeyim kalmamıştı. Bu esnada, çocukcağızın kirlenmemek için dokunamadan yaşayacağı yıllar gözümün önünden geçip duruyordu.

15-20 dakikayı bulmadan seminerimiz başlamıştı. Anneler, babalar birbir sorularını sormaya başladılar. “Doğru yaş ne zaman?”, “Gece ve gündüz eğitimi aynı anda mı verilir?”, “Kaç yaşa kadar altını ıslatması normaldir?”….. ve derken sıra bizim titiz annemize gelmişti. Ne sordu dersiniz? “Ben ne yaparsam yapayım, oğlumun hiçbir şekilde tuvalete gitmesini sağlayamıyorum. İçinde tutuyor, günlerce yapmadığı oluyor. Hastalanmasında çok korkuyorum. Ne yapmalıyım?”

Söylemesi çok kolay ama yapması bir o kadar zor, tek bir yanıtı var bu sorunun: “Rahatlayın!” Bir çocuk eğer kontrolü ele geçirmek ve sizinle inatlaşmak isterse elinde iki silahı vardır: Yemek ve tuvalete gitmek. Tüm gün büyüklerin kuralları ile hayatını geçiren, onlara uymak dışında hiçbir şansı olmayan, kendisine hiç seçenek sunulmamış olan çocuklar yemek ve tuvalet söz konusu olunca tüm gücünü kullanıp sizi çaresiz bırakabilir. Eğer bu iki konudan birinde bir sorun yaşıyorsanız ve çocuğunuz kıyasıya bir rekabet içerisine giriyorsa, kendinizi rahatlatmak ve çocuğunuzu bir parça rahat bırakmak dışında hiçbir seçeneğiniz yoktur.

Yemek yemememek ya da tuvaletini yapmamak, asla göründüğü kadar basit bir yeme-dışkılama sorunu değildir. Çok daha büyük bir ilişki örüntüsünün kontrol butonlarıdır. Eğer burada bir sorunla karşılaşıyorsanız, bilin ki çocuğunuzla ilişkinizde memnun olmadığı, size “hayır” demeye çalıştığı bir durum var. Sizin uzantınız olmadığı, kendi duygu ve istekleri olduğunu anlatmasının onun için bundan başka bir yolu da yok. Şimdi durun, önce rahatlayın, onu yemek ya da tuvalete gitmek için zorlamayı bırakın. Ve onu nerelerde ne kadar zorladığınızı gözden geçirip ilişkinizi yeniden yapılandırmak için bu sinyali fırsata çevirin.