Lunapark Dergisi’ne…

Lunapark deyince aklınıza ilk ne geliyor? 

Çarpışan arabalar, dönme dolap, atlı karınca ve daha birçok eğlenceli oyuncak… Aklıma gelenler, lunaparkın bana ilk çağrıştırdıkları bunlar. Ancak bunların akla gelmesi bile insanı heyecanlandırmaya yetiyor.

Lunaparkın her yaş gurubuna hitap eden bir alan olmasının temel nedeni nedir? 

Her şeyden önce oyun oynamak ve eğlenmek, yaşamın bir dönemine özgü değildir. Sadece  bizi eğlendiren şeyler zamanla şekil değiştirir. Çocukluğunuzdaki atlıkarıncanın yerini dönme dolap, çarpışan arabaların yerini hızlı trenler, eteğin yerini ise dönen zincirler alır.

Bugünün lunaparklarının da, her yaş grubuna hitap edebilmek konusunda oldukça donanımlı olduklarını göz önünde bulundurursak, çocuklarına refakat etmekten çok, bu hafta derslerine çok iyi çalışsa da bir Lunaparkla kendimizi ödüllendirsek diyen anne babaları anlamak hiç de zor olmaz.


Lunaparkı sevmeyen bir yetişkinin bu düşüncesinin altında ne yatıyor olabilir?
 

Lunaparklarda en güvenlisinden en adrenalin yüklüsüne, en hızlısından en yavaşına her çeşit oyun ve eğlence imkanı olduğu için kişilerin tamamıyla Lunaparkı sevmediğini varsaymak pek olası değil. Her zevk için düşünülmüş bir şey mutlaka oluyor.

Ancak elbette ki, bir çok konuda olduğu gibi kişisel özellikler, lunapark alanlarının çok hareketli ve ışıklı alanlar olması, belki kalabalık ve gürültünün varlığı daha durağan yerlerden hoşlanan insanların Lunaparkta olmaktan keyif alamamasına sebep olabilir.

Bunun yanı sıra, kişilerin daha önce yaşadıkları olumsuz lunapark deneyimleri de lunaparkta bulunmak istememelerinde bir etkendir.

Lunaparktaki herhangi bir alete binmekten korkan bir insan bu korkusunu nasıl yenebilir? 

Korkunun çok çeşitli sebepleri olabilir. Kişinin önceki dönemlerde başına gelmiş olan herhangi bir kaza bu korkuya sebep olabileceği gibi, böyle bir şeyi yaşamamış olsa bile başkalarından duymak ya da görmek kişileri bu aletlere binmekten uzak tutabilir.

Eğer bir alete binmeyi çok istediği halde korkusu bireye engel oluyorsa ve bunu aşmaya yönelik bir hevesi varsa, çoğunlukla direkt deneyimlemekten çok adım adım bu korkuyla baş etmeye çalışmanın işe yaradığını görüyoruz. Yani öncelikle, bu alete binen diğer kişileri izlemek ve alette başlarına herhangi bir kaza gelmediğini görerek güvenin artması, sonra belki kişiye istediği zaman seslendiğinde aletin hemen durdurulabileceğinin garanti edilmesi kişinin adım adım bu korkuyu yenebilmesine yardımcı olacaktır.

Ancak korkuların bireyin kendisinin bile çok farkında olmadığı, ilk bakışta anlaşılması zor sebepleri olabilir. Bu sebeple, eğer kişi bir alete binmekten korkuyor ve bunu yapmak istemiyorsa, yakınındaki kişilerin bu konuda ısrarcı davranmamaları ve bu korku kişinin başka yaşantılarını da etkiliyorsa ruh sağlığı alanında çalışan uzmanlardan yardım almaları oldukça önemlidir.

Lunaparklar stresten uzaklaşmak adına bir terapi merkezi olarak görülebilir mi? 

Terapi merkezi demek oldukça büyük bir ifade olur; ancak eğlence ve oyunun kişiler üzerindeki rahatlatıcı etkisi herkes tarafından bilinir. Biz kliniğimize başvuran anne babaların hemen hepsine çocuklarının olumlu davranışlarının ödülü olarak hafta sonu birlikte yapacakları, hem çocuklarının hem de kendilerinin keyif alacağı bir etkinlik bulmalarını öneririz. Tartışmasız birlikte eğlenceli zaman geçirip, çocuklarının olumlu davranışlarını da pekiştirmek adına lunaparklar oldukça keyifli mekanlardır. Bununla birlikte, ailenin birlikte eğlenceli vakit geçiriyor olması; aile içi iletişimin artmasına, anne-baba-çocuklar arasındaki paylaşımın güçlenmesine olanak sağlayacaktır.


Lunaparktaki korku tünellerini bir uzman gözüyle değerlendirecek olsanız neler söylersiniz?
 

Korku tünelleri de lunaparklardaki diğer birçok eğlence aracı gibi, kişilerin korktukları şeyleri güvenli bir ortamda yaşayıp, bu korkularla yüzleşmelerine olanak sağlayabilecek araçlardır. Özellikle çocukların önemli bir kısmı, izledikleri filmler ya da arkadaşlarından duydukları hikayelerle gerçek dışı varlıklardan korkma eğilimindedirler. Bu mekanlarda korktukları şeylerle karşılaşmak; ancak aslında bunların insana hiç de zarar vermediğini, aslında pek de öyle korkulacak şeyler olmadıklarını deneyimlemek çocukların korkularıyla baş etmesine yardımcı olabilmektedir. Ancak bunun için çocuğun yaş grubu ve tek başına ya da yanında bir erişkinle korku tüneline girmesi gibi durumlarda çok hassas olmak gerekir.

Henüz somut dönemde oldukları bilinen, hayal ve gerçek algısı biz yetişkinlerle benzer olmayan 10 yaş altındaki çocukların korku tüneline girmeye teşvik edilmeleri, çocuk buna hazır olmadığı halde ısrarcı davranılması çocuk için çok travmatik bir anıya da dönüşebilir. Hem anne ve babalar, hem de lunapark işletmecileri bu yaş grubuna sınır koymak konusunda duyarlı davranmalıdır. 

Lunaparkların insan hayatındaki önemi nedir?

Çocuğun dili oyundur ve günlük çatışmalarını, zorluklarını en iyi oyunda açığa çıkararak kendini ifade eder. Özellikle oyun terapi alanında çalışan bir psikolog olarak, lunaparkların hem çocuklar hem de erişkinler için vazgeçilmez bir oyun alanı olduğunu söyleyebilirim.

Sanırım, lunapark deyince kendi çocukluk günlerini anımsayıp yüzünde bir gülümseme belirmeyen kimse yoktur. Bugünkü lunaparkların donanımı, bu alanları yalnızca çocukluk anısı olmaktan çıkarıp genç ve erişkinlerin de oldukça güzel vakit geçirdikleri, yaşam stresinden bir parça olsun uzaklaşıp kendilerine vakit ayırabildikleri eğlence mekanları haline getirmiştir.

Reklam

Bir Cevap Yazın

Please log in using one of these methods to post your comment:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s